Sahne, sinema ve ekran oyuncusu Yiğit Özşener, 6 Nisan 1972’de İzmir’de doğdu. Lisans eğitimini İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nde, yüksek lisansını da Koç Üniversitesi’nde MBA derecesi ile tamamladı. Oyunculuk kariyeri, lisans eğitimi sırasında 1994 yılında Studio Oyuncuları’na katılmasıyla, tiyatro sahnesinde başladı. Sahika Tekand yönetiminde aldığı eğitim sonrasında, Stüdyo Oyuncuları’nın farklı oyunlarında (Gergedanlaşma, Gitgel Dolap, Oyuncu...) oyuncu olarak yer almaya başladı. Ellen Lauren tarafından verilen oyunculukta Suzuki metodu atölyesine ve Attis Tiyatrosu yönetmeni Theodoros Terzopoulos tarafından verilen oyunculuk atölyelerine katıldı. İlk uluslararası sahne performansı, 10. Uluslararası Antik Yunan Oyunları Festivali’nde Attis Tiyatrosu ile sahnelenen Heracles Üçlemesi ile oldu.

Yiğit Özşener’in televizyon ekranındaki ilk işi Turk.net reklamıydı. Bu reklamı, hikaye anlatımı açısından türünün ilk örneklerinden olan ve uzun yıllar süren büyük bir ilgiyle takip edilen Turkcell Hazırkart kampanyası takip etti. Bu kampanya ile geniş kitlelerce tanınan Özşener, 2000 senesinden itibaren önce televizyon, ardından da sinema kariyerine adım attı. Televizyondaki ilk işleri, ona dönemin önemli oyuncuları ile çalışma fırsatını sağlayan Üzgünüm Leyla oldu. İlerleyen yıllarda ardı ardına Televizyon dizileri ve filmlerinin yanısıra sinema filmlerinde rol aldı; Karanlıkta Koşanlar (2001), Unutma Beni (2002), Estağfurullah Yokuşu (2003), Crude (2003), O Şimdi Asker (2003), Arapsaçı (2004), Çalınan Ceset (2004), Gece 11:45 (2004), One Day In Europe (2004), 24 Saat (2005), Tombala (2005), 5 Vakit (2005), Kabuslar Evi (2006), Rüya Gibi (2006), Last Looks (2006). Eş zamanlı olarak, çok sayıda kısa filmde rol aldı. Ekran çalışmalarına devam ederken, tiyatro tutkusunu hiç kaybetmedi. 2004 yılında Tracing Roads Across projesi kapsamında Workcenter of Jerzy Grotowsky & Thomas Richards tarafından, 2006 yılında ise Shizuoka Performing Arts Center üyeleri tarafından verilen atölye çalışmalarına katıldı. 2006’da Theodoros Terzopoulos’un yönetiminde, Attis Tiyatrosu ve IKSV’nin ortak yapımı olan Persler oyununda rol aldı. Oyun, Tiyatro Olimpiyatları’nın açılışında Türkiye’de ve Epidaurus Festivali’nde Yunanistan’da sergilendi.

Reşat Nuri Güntekin’in 1925 yılında yazmış olduğu Dudaktan Kalbe romanının günümüz uyarlaması olan dizideki rolü, kariyerinde bir üst seviyeye çıkmasına neden oldu. Alaycı, bencil bir karakter olan Cemil Paşazade’nin ilgili ve şefkatli bir adama dönüşmesi, yeteneğini sergilemesi için önemli bir fırsat sunmuştu. Romanda etkisiz bir yan karakter olarak yazılan bir karakteri, dizisinin başrolüne taşıyarak senaryo ekibinin sürpriz bir sona imza atmasına sağladığı katkı gözden kaçmadı.

Dudaktan Kalbe dizisinin finalinin hemen ardından, 2009 yılında, senaryosu ve oyuncu kadrosu ile Türkiye televizyon tarihinde çok ayrı bir yeri olan Ezel dizisinin çekimlerine başladı. Ezel, alışılmadık tarzı ve kalitesi ile televizyon dünyasının kurallarını altüst ederken birçok ödül kazandı, ünü ülke sınırlarını aştı. (80’ den fazla ülkede gösterilen dizi, yurtdışına en çok satılan dizi ünvanını halen korumaktadır). Yiğit Özşener’in Ezel’de canlandırdığı Cengiz Atay karakteri tüm zamanların en iyi antagonistleri arasında sayılmaktadır. Bu karakterin başarısı, 2011 yılında sinemadaki ilk başrolünü Kaybedenler Kulübü ile getirdi. İki erkek başrol oyuncusunun arasında oluşan nadir uyum ve yaptıkları radyo programında kalabalık bir şehirdeki yalnızlığı acımasızca tasvir ederken kullandıkları mizah, gerçek bir hikayeye dayanan senaryonun tam ortasındaki aşk hikayesini gölgede bırakmayı başardı. Film, aykırı içeriği, statükocu olmayan düşünceleri ve tabu dinlemez uzun diyalogları ile kısa sürede modern Türk sinemasının kült yapımları arasındaki yerini aldı.

Yiğit Özşener’in karakter zaaflarını sergilemedeki becerisi, karanlık, çıkarcı, baştan çıkarıcı, öngörülemez, tutkulu, gizemli rollerde ün kazanmasına sebep oldu. Bunun yanısıra aynı dönemde yer aldığı Güneşi Gördüm (2008), Aşk Tesadüfleri Sever (2010), Dedemin İnsanları (2011) fimlerinde ün kazandığı rollerle çelişecek rolleri başarıyla canlandırması, çok yönlü bir karakter oyuncusu olduğunu gözler önüne serdi. 2000’li yıllarda ekrandaki yoğunluğu ve popülerliğine rağmen, tiyatro sahnesinde de son derece aktifti. Yer aldığı önemli oyunlar arasında Kafka’nın Dava adlı eserinden uyarlanan İstanbul’da Bir Dava (2008), Sophocles’in Antigone eserinden uyarlanan Evridike’nin Çığlığı (2009) ve 2010 Dünya Başkentleri için yazılmış olan 10 Adımda Unutmak – Antiprometeus sayılabilir. Özşener, 2014 yılında Natsuko Ohama, David Bridel ve Susan Main tarafından gerçekleştirilen oyunculuk atölyesine katıldıktan sonra, iki sezon boyunca Theresa Rebeck’in eseri Göl Kıyısı adlı eserde oynadı.

Tiyatro eğitimi ve tecrübesinin mirasıyla, ekranda ve beyazperdede kendine has bir stil oluşturan, ancak bunu ince bir zeka ve keskin bir beceri ürünü olan ikna ediciliği ile göze çarpmayan bir üslupla yansıtan oyuncu, imza attığı her işte kendini ayrıştırmayı başardı. Takip eden yıllarda, farklı karakterlerle seyirci karşısına çıktığı bir seri televizyon dizisi ve sinema filminden sonra - Son (2012), İntikam (2013), Two Faces of January (2013), Yüz Yıllık Mühür (2015), Cesur ve Güzel (2016), Bir Kahramanın Rüyası (2016), İşe Yarar Bir Şey (2016) ve Kaybedenler Kulübü Yolda (2018) – dijital platformdaki ilk işi başrolünde yer aldığı BluTV dizisi Bozkır oldu. 10 bölümlük bu polisiye hikayede, küçük bir orta Anadolu kasabasında çocuk cinayetleri ardından tuhaf deliller bırakan bir katilin peşine acemi ortağı ile düşen deneyimli komiser Seyfi Amir’i canlandırdı. Dizinin tuhaf ve ürkütücü dünyası ve iki başrol oyuncusunun arasındaki uyum seyircinin ve eleştirmenlerin ilgisini ve beğenisini kazandı. Aynı yıl, halen devam etmekte olduğu Dacia Duster reklam kampanyasının yüzü oldu.

Yiğit Özşener, günümüzde, ilk gösterimi İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali açılışında yapılmış, iki ayrı tiyatro oyunu; Godot’yu Beklerken (2016) ve IO (2019) ile sahnede, BKM yapımı Ramo dizisi ile televizyon ekranlarındadır. Dublaj sanatçısı olan Özşener, sesli kitap okumaları ve tiyatro okumaları da yapmaktadır. Aynı zamanda, Türkiye’nin en geniş ve saygın çevre örgütü olan TEMA’nın elçisi ve gönüllüsüdür.